10 Nisan 2019 Çarşamba

Kara Bahar Operasyonu ve S-400/F-35 krizi - Cahit Armağan DİLEK

Hep söylediğimiz gibi Türkiye yönetilemeyen bir ülke konumuna geldi. Buna neden olan en temel etken 16 Nisan anayasa değişiklikleri.

31 Mart yerel seçimleri İstanbul özelinde henüz tamamlanamadı. Ve çok tehlikeli toplumsal sorular yaratabilecek olan seçimlerin yenilenmesine doğru evrilmektedir. Bu haliyle 7 Haziran genel seçimleri sonrasında Türkiye'de yaşanan sürece benzer bir durum İstanbul'da yaşanacak.

Bu durum ülkede gerginliği derinleştirebileceği gibi Türkiye'de devletin tüm kurum ve kurallarıyla işleyişine yönelik güveni de ortadan kaldıracaktır.

Türkiye İstanbul seçimiyle yatıp kalkarken, iç cephemizin dağıldığını, çevremizdeki kuşatmanın büyüdüğünü, Türkiye'yi nefes alamaz hale getirdiğini de göremiyoruz.

Bakın Türkiye bizzat ABD Başkan Yardımcısının ağzından "S-400 alırsan F-35 projesinden hatta NATO'dan çıkarılırsın" tehdidine maruz kaldı. Sahadaki gelişmelere bakılırsa bu tehdit sözde kalmadı fiiliyata da geçiriliyor.

Türkiye F-35 projesinin dışına itilirken, her ne kadar F-35 uçaklarında bazı hatalar tespit edilmiş olsa da, F-35 alıcıları artıyor. İlk teslimat F-35 uçaklarını almış olan ülkeler (ABD, İtalya, İsrail gibi) artık o uçakları tatbikatlarda ve hatta operasyonlarda bile kullanmaya başladı. Adeta Türkiye'ye nazire ediyorlar.
Türkiye'nin F-35 projesinden çıkarılmasına karşılık alternatif planlamalar yürürlükte. Başlangıçta Türkiye'ye satılması planlanan uçakların Yunanistan'a, Türkiye'nin ürettiği F-35 parçalarını da İsrail'in üretmesi planlanıyor. Bunu hem ekonomik kayıp hem de bölgedeki güç dengeleri açısından iyi değerlendirilmesi gerekiyor.

Son yıllarda aldığı askeri teçhizat ve silah sistemleriyle Mısır dev bir ordu kuruyor. Fransa'dan Mistral sınıfı amfibi gemiler, Rusya'dan uçak ve helikopterler almış olan Mısır son olarak Almanya'dan 6 adet Meko sınıfı fırkateyn alım sözleşmesi imzaladı. Mısır'ın ABD'den aldığı milyarlarca dolarlık ekonomik ve askeri yardım zaten devam ediyor.

Mısır'ın ABD güdümünde Yunan-Rum ikilisiyle askeri ittifak oluşturma gayretleri de düşünüldüğünde Doğu Akdeniz'de karşımızdaki askeri yapının ve kuşatmanın boyutları da ortaya çıkıyor.


Daha önce defalarca yazdığımız Karadeniz'deki NATO kuşatmasını da dikkate aldığımızda; çevresindeki bu kuşatma ve Türkiye'deki seçim karmaşası ortamında Moskova'da Putin-Erdoğan zirvesi gerçekleşti.

Ekonomi ve enerji konularının ağırlıklı olduğu görüşmeler yapıldı. Ama Putin açıklamalarıyla başka bir konuyu öne çıkardı.

Putin daha önceki görüşmelerinin aksine bizzat kendisi S-400 konusunu hem açış konuşmasında hem de basın toplantısında gündeme getirdi. Putin S-400'lerin zamanında teslim edilmesinin öncelikli gündemleri olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise açıklamalarında S-400 konusuna hiç değinmedi ta ki son soruyu soran Rus gazetecinin yine S-400'ler üzerinden bir soru sormasına kadar. O soruya verilecek cevabı da Erdoğan olması gerektiği gibi verdi. Egemen bir ülkenin kararıdır dedi. Dedi ama Putin'in açıklaması ve ısmarlama olduğu aşikar Rus gazetecinin sorusuyla Rus tarafının ısrarla S-400 konusunu gündeme getirmesi manidardı.

Putin en başından beri S-400 konusunu Türk-Amerikan ilişkilerini zayıflatacak bir manivela olarak gördü. Ve ABD ile Türkiye arasında bu konudaki krizin zirve yaptığı bir süreçte Putin bunu kullanmayı iyi bildi. Putin bu hamlesiyle Türk-Amerikan ilişkilerine damardan, en hassas noktadan girdi.

Hem Putin hem de Erdoğan'ın bu açıklamalarına rağmen S-400 projesinin sorunsuz bir şekilde tamamlanması halen şüpheli. Çünkü ABD bunun karşılığında Türkiye'ye değişik yaptırımları bedel ödetmeye hazırlanıyor. En kritik silahı da ekonomi.

Değişik gerekçelerle ve kendi çıkarları uyarınca Türkiye'yi Suriye'den dışlamaya, Suriye'yi bölmeye çalışan ABD'nin Irak'ta yeni senaryoları hayat geçirildiği haberleri geliyor. Bunu deşifre eden de bizzat Bir Rus yetkili.

Rusya'nın Bağdat Büyükelçisi Maksimov ABD'nin CIA eliyle Irak'ta Kara Bahar adı altında yeni bir operasyon uygulamaya hazırlandığını iddia etti.

ABD'nin 2014 yılında uygulamaya koyduğu ve önemli oranda başarı elde edemediği Arı Kovanı operasyonu sonrasında, Irak'ı yeniden kaotik bir ortama sürükleyecek, iç çatışma ortamı sağlayacak, İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun Irak'taki faaliyetlerini engelleyecek, Irak'ı parçalanmanın eşiğine getirecek ve en az 30 yıl sürmesini planladığı Kara Bahar adı altında bir operasyonu uygulamaya koyacağını belirten Maksimov, bu konuda önemli istihbari bilgilerin ellerinde bulunduğunu söyledi.

ABD'nin Irak'ta bazı planlarını terör örgütü IŞİD ile uygulamaya koyacağını da vurgulayan Rus Büyükelçi, CIA'nin Irak'ın başta İran olmak üzere bölge ülkeleri ile de olan ikili ilişkilerine zarar vermeyi planladığını belirtti.

Seçimleri bile tamamlayamayan, günlerdir oylarını sayamayan Türkiye bu haliyle iç cephesini zayıflatıp parçalara ayrılırken çevresindeki kuşatmanın ve bölgenin yeniden dizaynının farkına varabilecek mi? İçeride ve dışarıda kaybeden ülke olmayalım.


Cahit Armağan DİLEK / YENİÇAĞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder