Ne zaman bir zulme, bir haksızlığa, hukuksuzluğa, hukuka uygun olsa bile vicdansızlığa tanıklık etsek sadece benim mi dilime dolanır,
“Sabahın bir sahibi var/
Sorarlar bir gün sorarlar” türküsü?
Sözü ve müziği Ruhi Su ustamıza ait bu türküyü sol yumruğumuz havada söylediğimiz 70’lerden bu yana kaç on yıl geçti. Zulüm, haksızlık, hırsızlık, arsızlık hız kesmek bir yana kartopu gibi büyüdü ve çığ olup tepemize düştü.
O halde türkü söylemeye devam...
Seçim meydanlarında hep “Hesap soracağız” denilerek oy istendi bizden. Ama hesap sorulduğunu görmedik. Bu kez durum farklı. Zira bu kez de hesap sorulmazsa hesap sormayanlardan hesap sorulur.
Soracak ne çok hesap birikti.
Cumhurbaşkanımızın saraylarına bir yenisi daha eklendi. Özal, Okluk Koyu’na mütevazı bir konut kondurduğunda ayağa kalkmıştık. Okluk Koyu’nda kesilen ağaçların hesabını sormuştuk. En azından yazı çiziyle... Yerine yapılan toplam sekiz bloku, sahilde bungalovları, özel kum taşınarak yapılan plajı ile 96 dönüm arazi üzerindeki sarayı geçen hafta görünce, Özal’a doğrusu ayıp etmişiz. Hem de çok büyük ayıp. Ama biz de tevazu içinde yaşayan ve hizmet gören eski cumhurbaşkanlarına alışmıştık da ondan.
Yazlık konut denince aklıma geliverdi. Geçenlerde bizim gazetenin arşivinde bir şey ararken gözüme takılmıştı. Fahri Korutürk’ün Cumhurbaşkanlığı yıllarında yazlık konut olarak kullandığı Florya’daki konutu bakıma alınmıştı. Kendisine bu süre içinde Hıdiv Kasrı alternatif olarak önerilmişti. Orada da mini bir tadilat gerekiyordu. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan ile birlikte Hıdiv Kasrı’nı gezen Korutürk, kabaca bir hesap yapar. Personeli, tadilatı derken masrafın epey tutacağını düşünerek “Yok” der, “burası masraflı olur. Ben Kalender Orduevi’ni kullanayım iyisi mi?..”
Nereden nereye değil mi?
Gün ola harman ola...
Bunun hesabını sorarlar bir gün sorarlar...
***
İçişleri Bakanı gazetemize 1 milyon liralık tazminat davası açmış. Niye, hakkındaki iddiaları haberleştirmişiz. Dava açacağınıza çıkıp iddialarla ilgili açıklama yapın. Kuzeniniz Mehmet Soylu’nun Raşit Dinç’le ortaklığı var mı? Var. Sağlık Bakanlığı ihalelerini armut gibi toplamışlar mı, toplamışlar. Türk Işını ile Covid-19’u tedavi ediyoruz diye alayı vala ile hastanelerde insanlarımızı kobay olarak kullandılar mı, kullandılar. Üfürükten varis ilacını bütün hastanelere kakaladılar mı, kakaladılar.
Dahası var. Raşit Dinç, kuzen Soylu’yu şirketinin hissedarı yapınca ona lüksün lüksü oto aldı mı? Raşit Dinç’in inşaat mühendisi eşi Gülşen Ekingen Dinç İçişleri Bakanlığı’nda müdür yapıldı mı?
Becerikli Raşit Dinç’e çakarlı araç ve koruma tahsis edildi mi? Kayınbiraderi önce Batman Devlet Hastanesi’nde başhekim yardımcısı sonra da Nallıhan Devlet Hastanesi’ne başhekim yapıldı mı?
Bu Raşit Dinç de yaman adam doğrusu. Sadece bakanlıkları kafaya almakla kalmamış, devletin ajansını, İHA’yı da ayarlamış. Cumhuriyet Bayramı mesajından Kurban Bayramı mesajına, 30 Ağustos’tan 14 Mart Tıp Bayramı mesajlarına kadar Anadolu Ajansı hem de öyle birkaç satır değil, mesajın tümünü haberleştirip abonelerine geçmiş. Hükümete yakın gazeteler de bunları kullanmış. Bu mesajları görünce Sağlık Federasyonu Başkanı’nın protokoldeki yerini merak ediyor insan. Ama yok. Futbol Federasyonu Başkanı’nın mesajları bile haber olmazken Raşit Beyzademizin her mesajında haber değeri görülmüş.
Sorarlar bir gün sorarlar...
**
SBK davasını ele alalım. Bu tosuncuğun yaptıkları iki haftaya kadar manşetlerde, televizyondaki tartışma programlarında başlıca gündem maddesiydi. Peker’in bombalamaları sürerken gündemden düştü gibi. Hayır düşürmemeliyiz.
Önceki gün SBK davasının sanıklarından Alptekin Yılmaz, verdiği ifadesinde Beylerbeyi’ndeki yalının alınış öyküsünü anlatırken, “Beylerbeyi’nde Ayhan Göletli’ye ait bir yalı vardı. Ayhan’ın bankalara ve şahsi borçları olduğundan dolayı bu bankalara ve alacaklı olan kişilere kurduğumuz Setup şirketi tarafından ödendi, kalan miktar da kendisine banka yoluyla ödendi. Ben Setup’a ait yalıyı ön alım hakkımı kullanarak 13 milyon 339 bin liraya satın aldım. Bu bedeli Jacop’a banka yoluyla gönderdim” dedi.
Hadi ya! Gerçekten mi?
Ayhan Göletli denen kadın 85 yaşında, geçim sıkıntısı çektiği için yalısını kiraya verip kendisi de müştemilatta yaşayan zavallı bir kadın. Ne iş yapıyor da bankalara ve şahıslara borcu olacak?
Behey vicdansızlar! Ayhan Göletli’nin yeğeni kadını kandırarak kendi şirketi için bankalardan kredi çekerken yalısını ipotek göstermiş. Kredilerini ödeyemeyen yeğen, bankalar tarafından sıkıştırılıyor. Siz de bankalardan sıkıntılı kredileri satın alıyorsunuz. Burayı da öyle aldınız ve 85 yaşında kadını sokağa atarak 13.5 milyonluk borçlarını ödeyip yalıya kondunuz. Kadın, evsiz barksız sürünerek öldü. Bu yalıyı ihale ile 13.5 milyon liraya değil, dolara ihaleye çıkarsanız kapılar kırılır, kuyruk oluşur.
Sorarlar bir gün sorarlar...
Miyase İlknur / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder