21 Aralık 2017 Perşembe

Avusturya’nın ‘Türkennot’ hırsı - Nilgün Cerrahoğlu

İtalyan yazar Claudio Magris çeşitli dillere çevrilen “Tuna” adlı eserinde, “Almancada tercüme edilmesi çok zor ‘Türkennot’ diye bir sözcük vardır. Anlamı acı, karşı konulmaz çaresizlik, bela ve de Türk dehşeti demektir...” der.
Magris, Tuna halklarının hepsinin birbirinin hep “öteki”si olduğunu anlatır.
Ötekilerin en ötekisi de tabii Türklerdir...
Bir türlü mazi olmayan ve hiç unutulmayan dört yüz yıl öncesinin tarihi ile günümüz arasındaki devamlılığı gözler önüne seren bu başyapıt eserinde Magris, Viyana kuşatmasını şöyle anlatır:
Viyana’yı 200 bin kişiyle kuşatan Kara Mustafa’nın ordusu, yalnız askerlerden ibaret değildi. Orduda aynı zamanda teknisyenler, artizanlar, hokkabazlar, şairler, sadrazamın 1500 cariyesi, cariyelerin teslim edildiği karaderili harem ağaları da bulunuyordu... 60 günlük Viyana kuşatması, bu abartılı ayrıntılarıyla hâlâ bugüne ait bir olaymış gibi hatırlanır. Orta Avrupa tarihinin katmanları, geçen yüzyıllara rağmen, hâlâ sonuçlanmamış çatışmaları ve açık yaralarıyla canlı kalan, bu haliyle eski büyük bir ağacın köklerinde ve dallarındaki yaşam damarlarını andırır...”
 
Kahlenberg manifestosu
Avrupa’nın en genç başbakanı Kurz, Neonazi hareketlerinde gençliğini geçiren halis “faşist” ortağı Heinz Christian Strache ile beraber kurduğu sağ koalisyon hükümetini açıklarken, Magris’in bu satırlarını hatırladım. 


Çünkü yakın döneme değin dışişleri koltuğunda oturan Avusturya Halk Partisi (ÖVP) lideri Kurz ile Neonazi kökenli “başbakan yardımcısı” Strache, “yeni kabineyi açıklamak için” bula bula II. Viyana kuşatmasının yaşandığı “Kahlenberg”i seçmişti.
“Türklerin Avrupa kapılarından çevrilmesinin” simgesi olan Kahlenberg’den yeni hükümeti ilan etmek bile başlı başına bir “anti-İslam, anti-Türk ve anti-öteki programı” sayılabilir.
Kabinedeki 14 koltuktan kilit konumdaki savunma, dışişleri, içişleri, altyapı (bayındırlık), sağlık, sosyal yardım bakanlıkları bundan böyle Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) yani “faşo”ların elinde olacak.
FPÖ’lü savunma bakanı Mario Kunasek, milliyetçi kökenleri ile namlı...
“Şahin” içişleri bakanı FPÖ’lü Herbert Kickl, “Viyanalıların (aryan!) kanını koruyalım!” diyor.
Dışişleri bakanı FPÖ’lü Ortadoğu uzmanı üyesi Karin Kneissl keza, Trump’ın Kudüs kararını destekliyor.
2016’da cumhurbaşkanlığı yarışına giren ve kılpayı kaybeden aşırı sağcı Norbert Hofer de yeni hükümette “altyapı bakanı” olarak yer alıyor...
Avusturya’yı “İslamlaşma tehdidinden” korumak, bundan böyle Kurz-Strache hükümetinin bir numaralı hedefi olacak.
“Avusturya’yı yabancılar için daha az cazip” kılmak için yabancılara verilen “destekler” azaltılacak, göçmenlere sosyal hizmetler rafa kaldırılacak, siyasi İslama cephe açılacak, sınır kontrolleri artırılacak, Türkler için çifte vatandaşlık zorlaşırken... İtalya’nın Süd-Tirol bölgesinde yaşayan Alman kökenli azınlığa “soydaş” kontenjanından etnik vatandaşlık teşvik edilecek; azami çalışma saatleri günde 10 saatten 12 saate çıkarılırken veraset vergisi kaldırılacak ve en önemlisi ilkokula başlamak için bile “yeterli Almanca” aranacak... 

Fiili ‘apartheid’…
Bu özet program bile Avusturya’nın ne denli sağa kaydığını anlatmaya yeter.
Ayrımcılık ilkokuldan başlayacak...
Yetersiz “dil bilgisi” gerekçesiyle kapıdan çevrilen yabancı kökenli miniklerin, Avusturya’ya entegrasyonu bir daha asla mümkün olmayacak.
Hali vakti yerinde olanlar verasetten muaf tutulup refahlarını katlarken, en alttakiler günde 12 saat iş yapacak, üstüne “aryan Avusturyalılara” tanınan haklardan yararlanamayacaklar...
20. yüzyılın kazanımları olan haklar kısaca bir bir ellerinden alınırken; Avusturya’da fiilen bir “apartheid/ırk ayrımı rejimi” kurulmuş olacak.
İnsan tarihin çarkının nasıl olup da böyle göz göre göre geri çevrildiğine inanamıyor.
Uygar Avrupa’nın göbeğinde dünyanın gözü önünde bir “apartheid rejimi” inşa ediliyor.
Bir İtalyan yazarla başlamıştık. “Avusturya, büyük dünya provalarının yapıldığı küçük bir dünyadır” diyen Alman yazar Friedrich Hebbel’le bitirelim.
Evet, Avusturya çok büyük provaların yapıldığı yer...

 Nilgün Cerrahoğlu / CUMHURİYET

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder