Aykut Küçükkaya’nın “The Ortak”* adlı kitabını okurken, (“Hepiniz Oradaydınız” Belgeseli), alt başlığını kafamda değiştirdim: “Hepiniz Yengeç Sepetindeydiniz” başlığının kitabın belgesel içeriğini çok daha iyi karşılayacağını düşündüm.
***
“Yengeç Sepeti”nin aslı Fransızca “Panier de crabes”. Çok sevdiğim, her dilde karşılığı bulunan, anlamı çok zengin bir deyimdir. Suç örgütünü, mafya çetelerini, çıkar birliğini işaret eder. Dilimize yerleşirse, söz gücümüzü zenginleştireceğini düşünürüm. Birçok dilde “Yılan Yuvası” karşılığı olarak kullanılıyor. “Fare Yuvası” ve “Eşekarısı Yuvası” da var ama o kadar iyi değil. Evrensel bir karşılık olarak “Pandora’nın Kutusu” da var. Ama hiçbiri “Yengeç Sepeti”nin yerini tutamaz. Bir yengeç sepetinin denizden çıktığı anı gözünüzün önüne getirin: Kancaları, kolları, bacakları birbirine girmiştir. AKP iktidarı ile Fethullah Gülen Örgütü’nün ortakyaşar (symbiose = çok sıkı ilişki) halini ne güzel ifade ediyor değil mi? Etmiyor mu? Ne “Kırk Haramiler”, ne “Çıkar Ortaklığı” ne de başka bir şey “Yengeç Sepeti”nin yerini tutamaz. Çünkü hem akla, hemi de göze hitap ediyor.
***
“Yengeç Sepeti”, Erdoğan’ın “Milat” oyununa da izin vermez. Kimi yengece göre 17 - 25 Aralık 2013, kimine göre 15 Temmuz 2016, AKP ile Fethullah Örgütü’nün boşanma tarihleridir. Bu türden ilişkilerde şeriat boşanması olmaz. Diyelim ki boşandın, evlilik serüveninin hesabını, faturalarını kim ödeyecek? Yengeç Sepeti dünyasında “talak” boşanması olmaz, Talak Suresi de geçerli olamaz ve AKP, Fethullah’a “Boş ol!” diyerek elini yıkayamaz. Öyle yağma yok! Bu boşanmaya kadı, ulema, mahalle imamı karar veremez; karar Yüce Türk Yargısı’nındır. Gerçek durum böyledir! Başyüce’nin sevdiği deyişle: “Kimse Kusura Bakmasın!”
***
Kısmet olur da AKP ve yöneticileri bir gün yargılanacak olursa, savcıların iddianame yazması gerekmez, gerekmeyecek; Aykut Küçükkaya’nın kitabı The Ortak var. Tarihçilerin, sosyologların, siyaset bilimcilerin de arşiv taraması yapması gerekmez. Bu kitap ve bu kitaplar var. Söylenen söz, yazılan cümle kaybolmaz!
***
Aykut Küçükkaya kardeşimiz kitabının 254 ve 255. sayfalarında “15 Temmuz Darbe Girişimi’nin ardından FETÖ ile yürütülen mücadelede AKP’nin ikircikli politikalarından kaynaklı olarak akıl almaz tutarsızlıklar ve adaletsizlikler yaşanıyor. Örneğin 28 Nisan 2009 günü katıldığı televizyon programında Gülen Cemaati’nin tehlikeli bir örgüt olduğuna dikkat çeken Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Kadri Gürsel FETÖ suçlamasıyla yargılanırken, aynı programda karşısında cemaati savunan ve o dönem Fethullah Gülen’in sağ kolu olan Hüseyin Gülerce ise şimdilerde Erdoğan yandaşı Star Gazetesi’nde köşe yazarlığı yapıyor. Üstelik Gülerce, sanık olması gereken FETÖ davalarında tanıklık da yaptı” diye yazıyor.
***
“Tutarlılık” evrensel mantık ve etik kurallarıyla ilgili bir ahlaki erdemdir (fazilettir). Bu türden erdemlerin yengeç sepetinde yeri yoktur. Yoz ve talancı İslami ahlakta da hiç yeri yoktur. Tutarsızlık; hamhum-şaralop ahlakının en katı kuralıdır. Din ve iman araçtır, maymuncuktur. Masada (İktidar koltuğunda) oturmak ve kasanın anahtarına sahip olmak için kullanılırlar. Ne kırmızı çizgileri, ne cetvelleri ne de kantarları vardır. Yoksun ve eziktirler. Bu nedenle her kılığa girerler. Birine küfrederken, küfrettiklerine hemen ricacı gönderirler. Çünkü, “Hak Bana Rabbena Hep Bana”dan başka ilkeleri yoktur. İnsan ormanında sırtlan olarak yaşarlar. Bunların bu hallerini “Din İman Masa Kasa”da (Tekin Yayınları) anlatmışlığım var. Okudunuz mu?
Özdemir İnce / CUMHURİYET
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder